Hepimiz hayatımız boyunca en az bir kere korku duygusuyla baş başa kaldık. Şimdiye
kadar korkularımızla, hep zihin boyutunda yaptığımız olumlamalarla, korkularımızın üzerine
giderek ya da kendi kendimize bulduğumuz yöntemlerle yüzleşmeye çalıştık. Bu çalışmalar
bazen çok işe yaradı bazen de o korkular iyice tetiklenerek artmaya başladı. Şimdi o
korkuların asıl kökenine inmeye çalışmaya hazır mısın?

Ben de size bu konu başlığı altında farklı bir pencere aralamak için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bu yazıda artık fark ettiğimiz ya da edemediğimiz korkularımızı beden vasıtasıyla fark edip o korkuların kökenine nasıl ineceğimizi anlatmaya çalışacağım.
İlk başta korku konusunu çakralarla olan bağlantısından ele alalım ve konuyu biraz daha net anlamak adına konunun alanını daraltalım. Konumuz varoluşsal ve yaşamsal korkularımız.

Varoluşsal ve yaşamsal korkularımız Kök Çakra (Muladhara Çakra)’nın kontrolündedir. Örneğin uçak korkusu, iğne korkusu, düşme korkusu … gibi.Bu korkuların açığa çıkmasının nedeni kök çakranın dengesiz (az çalışması) çalışmasından
kaynaklanır. Kök çakradaki bu dengesizlik, bizim bu ve bu tarz korkularla baş başa kalmamıza neden olur. Çünkü korkunun gün yüzüne çıkma nedeni; daha önceki deneyimlerimizden elde ettiğimiz sonuçlara göre, o an yaşadığımız durumla alakalı çıkarımda bulunmamız veya oluşabilecek sonuçlara karşı duyulan kaygılarımızdır. Çünkü zihin o anın içerisinde olmak çıkıp sadece olabileceklere odaklanmıştır. Yaptığımız çıkarımlar, bizim yeni bir deneyimin içerisine girmekten alıkoyar ve o deneyimin içerisinde sıkışmaya devam ederiz ve hayat içerisindeki hareket kabiliyetimiz kısıtlanır. Böylece o korku ya sabit kalır ya da artarak korkunun derecesi
yükselir. Kısaca korkunun adı her ne olursa olsun aslında o korku tam da değişime karşı gösterdiğimiz direnç haline gelir. İşte tam da bu noktada beden farkındalığı işin içerisine girer ve bu farkındalıkla birlikte o korkunun üzerine gitmeye başlarız. Örnek vermek gerekirse,
Handstand pozunu denemiş ve o pozdan zarar görerek çıkmış birini düşünelim. Tekrar aynı pozu denemeye çalıştığında ilk başta aklına gelecek olan “Tekrar aynı zararı görür müyüm?” olacaktır ve belki de bu düşünce yani korku, o kişinin bu pozu tekrar denemesini
engelleyecektir. Çünkü geçmiş deneyimine göre bu durum zihinde “Tekrar aynısını yaparsan sakatlanırsın” olarak kodlanmıştır. Yani böyle bir modifikasyon oluşturmuştur. Buradaki asıl korkunun kaynağı, sakatlanma kaygısı, deneyimden elde edilen sonuç ve zihnin o andan çıkıp gelecekteki sonuca odaklanmasıdır. Kısaca belirsizliktir. Denemeye karar verme cesaretini gösterdiği anda ilk başta zihin huzursuz hale gelecektir tabi. Ardından tekrar deneyerek o belirsizliğin içerisine girer ve değişime karşı gösterdiği direnç kırılarak o korkuyla yüzleşmeye başlar. Belki tekrar düşer belki de poza tam anlamıyla girerek o deneyimde oluşan düşünce kalıbı değişmeye başlar. Önemli olan bu sonuç değil bu deneyimin içerisine girerek gösterdiği cesaret ve belirsizliği ortadan kaldırmak için gösterdiği çabadır yani o ana odaklanmasıdır. Bu noktada artık o korku yavaş yavaş o kişiden özgürleşir ve kişi kendinde yeni bir kapı daha
aralar. Bu örnek aslında tam olarak yoganın tanımıdır. Çünkü Yoga; zihinde oluşturan modifikasyonlardan özgürleşmedir.
Şimdi gelelim bedensel pratiklerle bu korkuları nasıl fark edeceğiz? Hangi poz ya da pozların anlamı bizim korkularımızla yüzleşmemizde yardımcı olacak? Bu durumu nasıl engelleyebiliriz? İlk yapmaya çalışmamız gereken zihnimizi sakinleştirip o an içerisinde ne yapıyorsak sadece onun içerisinde kalmaya çalışmaktır ne geçmişi ne de gelecekte yapacaklarımızı düşünmeden. Yoga da zihni sakinleştirebilmenin yolu ise nefesinde kalabilmen, aldığın ve verdiğin nefesi fark edebilmendir. Bunun için nefes (prana) pratiklerini uygulayabilirsin. Örneğin, basit yogi nefesi, nadi shodhana, kapalabathi, kumbakha gibi nefes pratiklerini uygulayabilirsin. Ayrıca ek olarak asana (fiziksel pratikler) pratiğini yaparken poz içerisinde beklemelerini yani akışını nefesinle uyumlu olarak yapmaya çalışman da bu farkındalığını arttıracaktır.
Hayatının her anında bu pratikleri yaparak doğru nefes almayı öğrendiğinde anda kalabilmeyi de öğreneceksin. Bu sayede yaptığın her ne ise en iyi şekilde yapmayı başarabilecek, daha huzurlu ve daha mutlu hale gelebileceksin. İşte o zaman her şeyin içerisindeki hoşluğu görüp bulunduğun anın tadını çıkarabileceksin. Her zaman anda kalabilmen dileği ile NAMASTE.

1 .BAKASANA (Karga Pozu)

Bakasana pozunun asıl anlamı korkularla yüzleşmektir. Pozun içerisinde yaşadığımız hisler bizim korkularımızla yüzleşecek cesareti gösterip gösteremediğimizi anlatır. Açığa çıkan duyguyla beraber o pozdaki tavrımız beden vasıtasıyla zihnimizde yer etmiş korkularımızı açığa çıkarmaya başlar

2 .HANDSTAND POZU

Handstand pozunun anlamı her şey bir anda tepetaklak olduğunda o durumun içerisinde de dengede kalmak, olaylara farklı açılardan bakabilme kabiliyeti ve zorlukların içerisinden dengeyle geçmektir. Handstand pozunda en çok karşılaştığımız geriye düşme korkusu, omuz sakatlığı korkusu ve yapamama korkusu. Pozdaki deneyimimiz arttıkça hepsinden tek tek özgürleşmeye başlarız.

3 .SHİRSHASANA POZU

Pozun anlamı, korkuların üstesinden gelebilmek için, görünmeyen alana doğru genişlemeyi ifade eder. Kişi bu yolla manadan destek alarak, maddeyi daha derinden deneyimlemesini sağlar.